top of page
  • Instagram Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Facebook Social Icon

Phaçıç:
Pkanchuka, Adıge Abkhaz Wubıx halklarının ortak ürünü olan vurmalı benzeri bir ritim müzik aletidir. Adige dilinde phaç'ıç, Abhaz dilinde ainkaga, Oset dilinde kartsganak olarak adlandırılır. Aynı ebatlardaki ince tahtaların dip kısmından delinerek bir ip yardımı ile birbirine bağlanması ve en altta elde tutmaya yarayan daha uzunca bir tahtaya sabitlenmesi ile yapılır. Geçmişi binlerce yıl eskiye dayanır. Eski Nart mitolojilerinde dahi adına rastlanır.

Pşine:

Pshina genel olarak tüm müzik enstrümanlarının ortak adı olmasına ve müzik enstrmanı anlamına gelmesine rağmen günümüzde daha çok Çerkes Mızıkası adıda verilen ve akordionun ilk örneği de diyebileceğimiz diatonik akordionlara Çerkeslerin verdiği isimdir.

Pshine'nin Kafkasyaya ulaşması ile birlikte Khamıl, Shichepshine gibi müzik aletleri eski önemi yitirmeye ve tahtlarını Pshineye bırakmaya başlamışlardır. Bugün neredeyse tüm Adıge Eğlencelerinde ve Cegu (düğün)'lerinde Pshine kullanılmaktadır.

Adaul:[barabana]:

Abhaz dilinde Adaul, Adige dilinde fiotırp olarak adlandırılan bu çalgı, bükülerek birleştirilmiş tahta bir kasnağın üzerine keçi derisi geçirilerek yapılır. Deri önceden suda bekletilir, sonra güneşte kurutulur. Ağaç kasnak üzerinde delikler vardır. Alet kaşık biçiminde sopalarla çalınır. Bugün Kuzey Kafkasya’da dans müzikleri çalınırken iki taraşı, ağaç kasnaklı davul kullanılır. Derisi dana ya da koyun derisindendir ve bir tarafındaki deri diğerinden oldukça kalındır. Deri, ipler yardımıyla gerilir. Kasnak genellikle kırmızıya boyanır. Ölçüleri farklı olabilir. (Örneğin eni 300–400 mm. çapı 340–500 mm. gibi) Her iki elin parmaklarıyla ve avuç içleriyle çalınır. Bu tür davullar Kuzey Kafkasya’daki çeşitli halk dansları ekiplerinde geniş ölçüde kullanılmaktadır. Phaç’ıç ile birlikte en yaygın olarak kullanılan vurmalı çalgıdır. 

Kamılh:

Adige dilinde Kamılh, Abhaz dilinde Açarpın, Oset dilinde Uadınz olarak adlandırılan bu çalgı, sert bir bitki olan kamıştan üretilir. Kullanmadan önce boru, içine 2-3 kez su dökülerek ıslatılır. Uzunlamasına tutularak ve her iki elin parmakları kullanılarak sırayla iki ses deliğini kapatarak çalınır. İlk ses deliği sol elin parmaklarıyla, üçüncüsü sağ elin, ikincisi ise hem sol hem de sağ elin parmaklarıyla kapatılır. Çalma sırasında aletin başı ağzın sol köşesinde, dudakların arasında tutulur. Deliğin bir yarısı üst dudakla, diğer yarısı da dille kapatılır. Çalma sırasında çalgıcının kendisi de alçak bir do ses çıkarır, bu şekilde iki seslilik elde edilir. Gelişmiş bir çoban kavalıdır. Nart mitolojisi kahramanlarından Badinok’o, kamılh çalarak ormanlarda sürülerini otlatan, doğa aşığı bir kahraman olarak tanıtılır. Bugün halen Çerkes halk dansları içerisinde yaygın olarak yaşayan Kafe, Zefak’o ya da Guaşemahue olarak adlandırılan dansın doğumu da Nart söylencelerinde şu şekilde anlatılmaktadır: 
Nart Badinok’o, Kuban Nehri’nin yukarı yamaçlarında sürüsünü otlatmaktadır. Çevredeki toprak ve yaylalar varlıklı bir prensin elindedir. Prensin genç kızı uzun zamandır, melankolik bir hastalıktan kurtulamamaktadır. Prens, kızını bu hastalıktan kurtaracak kişiye kızını vereceğini ve mülkünün yarısını da bağışlayacağını vaat eder. Nart yurdunun dört bir yanından gelenler türlü maharetlerini sergileseler de genç kızı karanlık dünyasından kurtaramazlar. Nart Badinok’o ise, sürüsünü suya saldıktan sonra bir ağacın altına çekilerek kamılh pşınesini tüm ustalığı ile çalmaya başlar. Sesleri duyan genç kız, yerinden kalkar ve o güne dek görülmemiş incelikte, kuş gibi uçarcasına dans etmeye başlar ve hayata döner. Bu dans günümüzde halen Çerkes halk dansları içerisinde canlılığını korumaktadır. Nart Badinok’o ile genç kız evlenmiş midir, bilinmez. Badinok’o müzik ile olan ilişkisi açısından, Grek mitolojisi kahramanı Pan, Latin mitolojisi kahramanı Faunus ile benzerlik göstermektedir. Pan, küçükbaş hayvanların ve çobanların koruyucusudur. Keçi ayaklı ve insan başlı olarak tasvir edilir. Adigey Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Maykop şehrinde bulunan Maykop kurganlarında yapılan kazılarda çıkarılan altın kaplamalı tabletlerde de bu tasvire uyan kabartmalar elde edilmiştir. 

Pşınetark’u:

Adige dilinde Pşınatark’u, Abhaz dilinde Ayümaa, Oset dilinde Dıuadastanon Fandır olarak adlandırılan köşeli bir arptır. Ihlamur ağacından yapılan bu çalgının üzerinde 12-18 tel bulunmaktadır. Bugün de halk müziği içinde yaşatılmaya çalışılmaktadır. 

Şıç’epşıne:

Adige dilinde fiıç’epşıne, Abhaz dilinde Aphartsa, Oset dilinde Fandır olarak adlandırılan en eski hali ile iki, günümüzde dört telli olarak üretilen ve kullanılan yaylı bir çalgıdır. Özellikle Abhaz halkınca bu çalgı eşliğinde daha çok epik, kahramanlık özelliği taşıyan şarkılar söylenmiştir. Bugün de kullanılmaktadır.

Ahıma:

Abhaz çalgı aletlerinden biridir. Eski bir arp çeşididir. Çerçevesi trapez şeklindedir. Ortasından dayanak kirişlerine dikey olarak ağaç bir lata geçer. Bunun altına da gövde yerleştirilir. Gövde, ağaç kapakla kapatılmış düz bir kutu görünümündedir. Üst gövde kapağının üzerinde çapı 1 cm. olan küçük delikler bulunur. Gövde üzerindeki latada ve çerçevenin yan taraşarında tellerin tutturulduğu küçük ağaç çubuklar (burgular) çakılıdır. Orijinalinde teller aslında at kılındandır, fakat şimdi metal teller kullanılmaktadır. Teller her iki tarafta dayanak kirişlerine paraleldir. (Her iki tarafta 14'er tane). Sağ tarafta teller kalın perdeyi, sol tarafta ise yüksek perdeyi oluşturur. Ahıma, dar tarafı çalanın tarafında olacak şekilde dizlerin üzerine konur, her iki elin parmaklarıyla tellere dokunularak çalınır. İ. A. Acincal bu aletle ilgili şu efsaneyi anlatıyor: Kazayla oğlunu öldüren bir baba, acısını ifade etmek için, küçükken çocuğu yıkadıkları teknenin üzerine at kılları germiş. Teknenin bir ucu, yıkarken çocuğun başını koyması için geniş yapılmış. Bunun üzerinde de üç sap varmış. Bu yüzden bu çalgıya da "üç saplı" anlamına gelen ahıma adını vermişler. Zamanla bu alet gelişerek eşkenar trapez biçiminde bir çerçevenin ortasına oturtulmuş ve o şekilde kullanılmaya başlanmıştır. 

Phuante pşıne:

Adige çalgılarından biridir. Kutu, sandık çalgı anlamına gelir. Dört köşeli bir kutu şeklinde, üzerinde yedi adet tel bulunan bir alettir. Bu çalgı ile ilgili pek fazla bilgi bulunmuyor. Buna rağmen 1985 yılı Kasım ayında, Saint Petersburg’da, dünya halk çalgıları ile ilgili bir konferansta konuşan Staş Yusuf, bu aletten ilk bahseden kişi olmuştur. Staş Yusuf’un verdiği bilgiler ışığında, bu alet, Adigey Özerk Cumhuriyeti’nin başkenti Maykop yakınlarında bir anıt mezar içerisinde bulunmuştur. Bu anıtmezar, bir kadına aittir. 30 yaşlarında olan kadın ile birlikte birçok altın, gümüş ve değerli eşyanın yanı sıra, bu alet de gömülmüştür. Kadınların, kullandıkları aleti ile birlikte gömülmeleri geleneği, İ.Ö. 3000 yıllarındaki bronz çağda yaşayan anaerkil toplumlara ait bir gelenektir. Bu bulgular, telli çalgıların kullanıldığı tarihi, günümüzden 5000 yıl öncesine götürmektedir. 

Bjamiy:

Adige çalgılarından biridir. Boynuz, sinyal, işaret anlamlarını taşımaktadır. Öküz boynuzundan yapılan bir alettir. Nart mitolojisinde Aşemez adlı kahraman tarafından çalınan bu aletin bir tarafı beyaz, bir tarafı siyah renktedir. Aşemez’in bu aletin beyaz tarafını üşediğinde bolluk, bereket olduğu, çiçekler açtığı, doğanın canlandığı, siyah tarafını üşediğinde ise dünyanın karardığı, fırtınalar koptuğu anlatımları Nart söylencelerinde yer almaktadır. 

bottom of page